Ülkemiz balıkçılık mevzuatı Osmanlı İmparatorluğunda II.Abddülhamid döneminde yayınlanan 19 Nisan 1879 tarihli “Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi” kadar uzanmaktadır. Bu nizamname su ürünleri avcılığı ile ilk ve en kapsamlı yasal düzenlemedir. Bu nizamnamenin uygulanmasına Cumhuriyet döneminde de devam edilmiştir. Nitekim, 10 TEŞRİNİSANİ 1943 tarihli ve 5552 Sayılı Resmi Gazetede, Maliye Vekâletinden gönderilen tamimde;
“Zabıtai Saydiye Nizamnamesinin 25 inci maddesinin tatbikatına müteallik 8/9/1943 tarihli ve 2/20509 numaralı kararnamenin bir sureti ilişik olarak gönderilmiştir. 1 – Mezkur nizamnamenin 25 inci maddesinde mevzuubahs olan balık avlama memnuiyeti hakkında Hükümetçe şimdiye kadar bir karar ittihaz edilmemiş olduğundan bu madde hükmü hilafına hareket edenler aleyhinde kanuni takibat icrası için yapılan teşebbüsler mahkemelerce kabul edilmemekte idi. Bu kararname ile, memnuiyete kanuni bir mesnet verilmiş olmakta ve muhalif hareket edenlerin tecziyesi temin edilmiş bulunmaktadır. 2 - Diğer taraftan memleketin muhtelif iklim şartları arz etmesi ve yurdumuzun av mahallerindeki balıkların mütenevvi olması, memnuiyet devresinin icabında uzatılıp kısaltılabilmesini zaruri kılmış ve kararname ile vekaletimize bu hususta salahiyet verilmiştir. Binaenaleyh mahalli balıkhanelerin ve balık avcılarının bu hususta vuku bulacak müracaatları üzerine yaptırılacak tetkikat ve tahkikat neticesinde memnuiyet müddetlerinde değişiklik yapılması icab eden hallerde, tesbit ve ilan edilmek üzere keyfiyetin vekalete bildirilmesi, nizamname ve karar hükmüne muhalif hareket edenler hakkında da kanuni takibat icrası icabeder. Kafi nüshaları gönderilmiş olan işbu umumi tebliğ ile kararnamenin mülkiye ve maliye memurlarına ve Cumhuriyet Müddeiumumiliklerine tebliği rica olunur” denilmiştir.
Bu genelgeden; “Zabıtai Saydiye Nizamnamesi” kapsamında yasak avcılıkla ilgili cezalar uygulandığı ancak hükümet tarafından bir karar alınmadığından mahkemelerin bu cezaları iptal ettiği anlaşılmaktadır. Bu genelge ile ilgili cezalar yasal hale getirilmiştir. Ayrıca genelgenin ikinci maddesinde iklim farkları türlerin çeşitliliği nedeniyle, Maliye Vekaletine, gerekli tetkiklerin ve incelemelerin yapılarak ülkenin farklı bölgelerinde farklı yasaklar uygulama hakkı verilmiştir. Konuyla ilgili bir başka örneğe ise 7 Temmuz 1958 tarih ve 9948 Sayılı Resmi Gazetede rastlanabilir. Ticaret Vekilliğinden gönderilen tebliğde;
"Trol ağlarıyla yapılan balık avının sularımızda memnu olan sürütme usuliyle balık avcılığı nevinden olup olmadığı hakkında son zamanlarda bazı tereddütlere düşüldüğü görülmektedir. Maliye Vekaletince tanzim edilen Su ve Kara Av Vergileri hakkındaki Talimatnamede yer almış olup bilahare aynı Vekalet tarafından yapılan tamim ve tebliğlerle hükümsüz bırakılmış olan bir notun bu tereddütlere sebep olduğu anlaşılmıştır. Filhakika mezkur Talimatnamenin 20 nci maddesinin birinci paragrafına, sürütme usuliyle balıkk avını, «Aynı istikamette ve fakat aralarında genişçe bir fasıla ile hareket eden iki vapur veya gemi veya sandala uzun iplerle merbut ağlar vasıtasiyle bir veya bir kaç mil derinliğinde balık tutmak» şeklinde tarif eden bir açıklama konulmuş idi. Ancak, tek başlarına trol ağını sürükleyip onu av sonunda muhtevasiyle birlikte kaldırabilecek kudrette makinalarla mücehhez av teknelerinin henüz teammüm etmediği tarihte yazılmış olan mezkür Talimatnameye dercedilmiş bulunan bu tarifin maksadı ifade etmediğinin anlaşılması üzerine işbu not, Vekaletimizin teknik mütalaası alınarak: «Bu günün teknik imkanları muvacehesinde trol ve benzeri cesim ağlar ve diğer fenni ve özel tertibatla mücehhez trol balık ağı gemileri gibi modern gemilerin tek başlarına ve kolayca sürütme usulüyle avlanabildikleri aşikar bulunduğundan artık sürütme usulünde kullanılacak vasıtaların aded ve mahiyetlerine bakılmadan alelitiak (Sürütme usulü) ile yapılan avlanmaların Zabıtai -Saydiye Tüzüğünün 29 Uncu maddesinin mutlak hükmüne istinaden menedilmesi gerekir.» ifadesiyle tasrih edilmek suretiyle Maliye Vekaletinin 22/12/1947 tarih ve Gelirler G. Md. 291064-1/25029 sayılı tamimi ile hükümden iskat edilmiş; ayrıca: Trol tabir edilen balık avlamağa mahsus ağın sürütme nevinden bulunması dolayısiyle bu ağIarla Boğaziçi dahil olmak üzere Marmara Denizinin Akdeniz ve Boğazı haricine kadar gerek sahillerinde ve gerek Körfez ve limanları dahilinde ve açıklarda ve Boğaz haricindeki sahillerimizin üç mil açığına kadar olan mahal ve mıntıkalarında balık ve su mahsulleri avcılığınm Zabıtai Saydiye Nizamnamesi gereğince yasak bulunduğu ve bu yasağa aykırı hareket edenler hakkında bu nizamnamenin 29 uncu maddesinin uygulanacağı, teyiden, 29/5/1948 tarih ve 6918 sayılı Resmi Gazete ile ve Ankara, İstanbul ve İzmir basınında neşir ve ilan olunmuştur. Diğer taraftan, trol ağlariyle, balık avcılığının memnuiyet dahilinde bulunduğuna Maliye Vekaletinin yukarıda beyan olunan tavzih ve tashihlerine tekaddüm eden 19/2/1947 tarihinde Devlet Şurasının 46/665, 47/229 sayılı ilamiyle karar verilmiş olduğu gibi, bilahara, trol gemisiyle balık avlanmasına müsaade edilmeyen bir balıkçının açtığı dava da Şuranın 26/2/1949 tarih ve E. 48/282, K. 49/138 sayılı ilamiyle reddedilmiştir. Bu durumlar muvacehesinde su dibine temas ederek veya dibin biraz üzerinde halat veya tellerle bir gemi tarafından sürütülerek çekilen bu ağların sürütme usulünde kullanılan ağlar nevinden bulunduğundan gerek teknik, gerekse mevzuatımız bakımından tereddüde mahal olmadığı aşikardır. Keyfiyet ilgililerce bilinmek üzere tavzih olunur” denilmiştir.
Bu tebliğden, 1950’lerin sonlarında da su ürünleri avcılığı ile ilgili yasak ve sınırlamalar için ana mevzuatı “Zabıtai Saydiye Nizamnamesi” oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca tebliğ; tek gemili trol, iki gemili trol, trole kapalı alanlar, sahile 3 mil’den yakında trol avcılığı yapılamayacağı gibi mevzuatımızın ne kadar eskiye dayandığını göstermektedir. Elbette 1970 yılına kadar su ürünleri avcılığında uygulanacak yasak ve sınırlamalara yönelik yeni tebliğ ve tamimlerde çıkarılmıştır. 22.03.1971 tarih ve 13799 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu sonrasında gerek “Zabitai Saydiye Nizamnemesi” gerekse Ticaret Vekaleti ve daha sonrasında Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan diğer mevzuat yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak bu durum 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunun kökenini yürürlükten kaldırılan mevzuatın oluşturduğu gerçeğini değiştirmemektedir. En önemli değişim, Su Ürünleri ile ilgili mevzuatı oluşturulması konusunda yetkili kurumun bugünkü adı ile Tarım ve Orman Bakanlığı olmasıdır.
Bugün ülkemiz balıkçılık mevzuatı, 22.03.1971 tarih ve 13799 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu, bu kanunu dayanak alarak hazırlanan 10.03.1995 tarih ve 22223 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Su Ürünleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik dayanak alınarak hazırlanan tebliğlerden oluşur. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ilki 23.08.1973 tarih ve 14634 sayılı resmi gazetede olmak üzere 43 adet tebliğ yayınlanmıştır. Bunların 37 tanesi Sirküler, 6 tanesi ise Tebliğ olarak yayınlanmıştır. Bu sirküler ve tebliğlerin, yayınlandığı resmi gazete tarih ve sayıları ile hangi dönemki yasak ve sınırlamaları kapsadıkları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Bu tablo incelendiğinde göze çarpan ilk şey; ilk sirkülerden 33/1 no’lu sirkülerde dahil olmak üzere (2000 yılına kadar) yasal düzenlemelerin bir yıllık periyodu, 34/1, 35/1, 36/1 ile 37/1 no’lu sirkülerlerin iki yıllık periyodu kapsayacak şekilde (2008 yılına kadar) yayınlandığıdır. Buna ek olarak, 1/1 no’lu Tebliğin 2007-2008 yılları arasında bir geçiş oluşturduğu, 2/1 no’lu tebliğden sonra tüm tebliğlerin 4 yılı kapsayacak şekilde yayınlandığıdır. Mevzuatla ilgili dikkat çeken diğer bir konu ise; zamanla ciddi düzeyde genişlediğidir. 1 Numaralı Sirkülerde iki ana başlık olduğu ve 7 türle ilgili yasaklamadan bahsedildiği görülmektedir. Buna karşın, 6/1 No’lu Tebliği 8 ana başlık altındaki 54 maddeden oluşmakta ve 117 türle ilgili yasak ve sınırlama içermektedir (46 tanesi avlanması tamamen yasak türler, 51 tanesi denizlerdeki türlerle ilgili boy sınırlaması, 20 tanesi iç sulardaki türlerle ilgili boy sınırlamaları). Sirkülerin isimlerinde zaman zaman farklılıklar olduğu ancak 27 Şubat 1996 tarih ve 22564 sayılı resmi gazetede yayınlanan 30/1 numaralı Sirküler ile numaralandırma sisteminde de bir değişiklik olduğu görülecektir. Bu sirkülerden önceki tüm sirkülerler tek rakamla ifade edilirken (1, 2, 3……29 olarak) bu sirkülerle birlikte ana rakamın yanına “/1” eklenmiştir. Bunun nedeni 30/1 numaralı Sirküler ile birlikte amatör avcılık içinde bir sirküler yayınlanmaya başlanmasıdır. Amatör avcılık ile ilgili sirkülere ticari avcılık için olan sirkülerle aynı sirküler numarası verilmiş ancak devamına “/2” şeklinde ekleme yapılmıştır. Fakültemiz Avlama ve İşleme Teknolojisi Anabilim Dalında yürütülen “Geçmişten Günümüze Su Ürünleri ile İlgili Yasal Düzenlemelerin İncelenmesi ve Yayınlanmış Olan Sirküler ve Tebliğlerin Dil Balığı Balıkçılığıyla İlişkilendirilmesi” isimli yüksek lisans tezi kapsamında, resmi gazetede yayınlanan tüm Sirküler ve Tebliğiler incelenmiştir. Bunun için resmî gazeteler indirilmiş, içerisinde sirküler ve tebliğ ile ilgili olmayan kısımlar ayrılmıştır. Ülkemiz balıkçılık mevzuatını hakkına araştırma yapacak akademisyenlerin, su ürünleri mühendislerinin ve diğer ilgililerin bu kaynağa daha kolay ulaşabilmesi için tüm sirküler ve tebliğler fakültemiz web sayfasına yüklenmiştir. Aşağıdaki tablodan, arzu edilen sirküler ve tebliğiye adının üzerine tıklanarak ulaşılabilir.
Prof. Dr. Caner Ener ÖZYURT